top of page

ROMANTİK ORTADOĞU

Metinlerarası Bir Deneme

Ortadoğu'nun son iki yüzyıllık tarihine tanıklık için edebiyata başvurulacak olsa peş peşe sorular belirir: Bu edebiyat, vicdana dair ne der? Edebiyatın hakikatinde tartıldığında, romantizm Ortadoğu'nun neresine düşer? İstilalar, savaşlar, kıyımlar, çatışmalar ve inançlar kavşağı olan bu coğrafyada özgün bir düşünceden, sözgelimi bir Ortadoğu Felsefesi'nden söz edilebilir mi? Batı'yla sona ermeyen ateş dansı neyin dışavurumudur? Arkeolojik kazısı yapılacak olursa, Ortadoğu metinlerinin bilinçaltından ne çıkar? Kadına, ekolojiye, sosyalizme, ulusa, dine, barışa, ekonomiye, teknolojiye, emperyalizme vs. ilişkin ne bulunur? Hem bugünkü hem de gelecekteki kaostan dinginliğe geçmek için deneyimlenebilecek bir önermesi var mıdır? Ortadoğu'da sorular bir piramidin basamakları gibi yükselmez, bir labirentin koridorları gibi ilerler, iç içe geçer, çatallanır, sürekli yön değiştirir. Hayri K. Yetik, bu labirentin dolambaçlı yollarına girerek, geçmişin hafızasını derinlemesine kazar ve geleceğin dünyasına ışık tutmaya çalışır. Farklı disiplinleri ve çalışma alanlarını bir araya getiren Hayri K. Yetik, karşılaştırmalı edebiyat yoluyla, Türkçe, Farsça, Kürtçe, Arapça, Ermenice, İbranice, Süryanice gibi Ortadoğu dillerine ait edebi metinlerin arasında dolaştırdığı okura yeni bir soluk verir. O solukta, geçmişin hayali ile geleceğin karmaşası arasında kalmış bir coğrafyanın şarkısı hissedilir. Bir gözü kapalı adalet tanrıçası Justitia'nın terazisinde darası alınmamış bir tarih vardır. Bu tarihi, edebiyatın vicdanıyla tartmak olanaklı mıdır? Hayri K. Yetik, bu sorunun verdiği ilhamla, Romantik Ortadoğu'nun kapısını açar ve hayata yeni anlamlar yüklemenin yanı sıra, geleceğe de barış umuduyla bakar.

ARKAİK ORTADOĞU

Güncellenen Metinlerin Kurgusökümü

Arkaik Ortadoğu, yazar Hayri K. Yetik'in daha önceki kapsamlı çalışması olan Romantik Ortadoğu adlı kitabın devamı niteliğinde. Romantik Ortadoğu, çatışmaların, kıyımların eksik olmadığı yaralı bir coğrafyaya eğiliyordu. Arkaik Ortadoğu ise aynı coğrafyanın daha eski zamanlarına, arkaik dönemlerine uzanıyor; ama bu kez "büyük anlatılar" mercek altına alınıyor. Anlatıları oluşturan "metinler" eleştirel bir strateji uyarınca yeniden değerlendiriliyor, bu esnada yerleşik anlamlar yerlerinden ediliyor; kodlar çözülüyor, çağlar ve metinler arasındaki süreklilik ve kopuş ilişkilerine teğet geçmeyen siyasi analizler edebiyatın filtresinden geçiriliyor. Okuma sürecini zevkli hale getiren başlıca etmen, yazarın edebiyatla kurduğu ilişki zaten. Bahis Ortadoğu olduğu için "dinsel anlatılar" çalışmada ağırlıklı bir yer işgal ediyor, dinsel söylemleri ete kemiğe büründüren tarihsel anlamların, hakikat anlatılarının "soykütüğü" çıkarılıyor... 

BİLAL TABİRHANESİ

“Hayri K. Yetik’in yeni şiir kitabı Bilal Tabirhanesi, henüz ismiyle dahi okuru, gerçekliğin şairin dilindeki türlü olanaklarına çağıran bir kitap. Tersinleme, aşındırma ve yeniden kurma gibi yöntemlerle, bir metin olarak mevcut gerçekliğin gediklerinin Yetik’in şiir diliyle kimi zaman daha da genişlediği, kimi zamansa sözün sığamayacağı kadar daraldığı şiirler karşılıyor okuru…” 

Didem Gülçin Erdem

ROMANIN ARANIŞI ARAYIŞIN ROMANI

"Eleştirmenin reklam yazarına, eleştirinin kitap tanıtımına indirgendiği bir zamanda Hayri K. Yetik, denem/e/leştirme denebilecek bir yöntemle ve pragmatistçe çözümlemeler gerçekleştirmiş.

Son on yıl içinde yayınlanmışlarından seçtikleriyle sözün geleceğini irdeleyip anlaşılır kılmaya çalışıyor. 

Yayınevimiz; araştırmacılar, eleştirmenler, akademisyenler, yazarlar kadar roman okurlarına da zevkle okuyabileceği bir kitap olarak sunuyor Romanın Aranışı Aranışın Romanı'nı"

EDEBİYATTA

ALINTI/ÇALINTI

Çalıntıyla alıntı arasındaki fark yazıya geçirilirse bir tırnağa bakar. Sözde kalırsa falanın dediği gibi veya filna göreden öte pek vurgu gözetilmez, bu bile fazlalık gibi karşılanır. Buna karşın çalıntı tartışmaları yazın, sanat, felsefe, bilim vb alanlarda hiç eksik olmaz. Çalıntı savı kimi zaman haklıdır kimi zaman da bir bardak suda fırtına koparmaya kalkışılmış olur. Bu alanda hak etmediği suçlamayla karşılaşıp mağdur edilenler de vardır , yavuz hırsız misali ev sahibini bastıranlar da. Hayri K. Yetik´in bu kapsamlı bu çalışmasını okuduğunuzda çalıntı bahsini ak veya kara ile nitelemenin olanaksızlığını, gri tonların da mevcut olduğunu göreceksiniz.

“Hayri K. Yetik’in yapıtını yani, bunca geniş coğrafyaya yayılmış, hemen bütün kültürleri kapsayıcı yaklaşımla ele alınmış kitabını tek başına kotarıp verimleyebilmiş olmasına şaşmadım desem yalan olur… Öyle ya bir grupça yürütülebilecek bu tür çalışmanın altına tek başına girmek ne demek öyle?” (…) “Bunda hiç kuşku yok, şair, öykücü, romancı yanlarının katkısı var Yetik’in. Sonuçta incelemenin dili, denemenin diliyle kaynaşırken eleştirinin yargılayan dilini de yanına alıyor. Böylelikle yazar, incelemenin yazınsal tad bakımından seyretilmiş çözümleyici dilini aşıp yazınsal eleştirinin yargılayan diliyle kitabına katkı sağlıyor.”

M. Sadık Aslankara, Cumhuriyet-Kitap, 06.07.2006, sayı 855

SERHOŞ

(sàkinâme)

İçyüzüyle konuştukları sözü şaraba yatırdım, aklı başına gelsin, o konuşsun şiir açsın istedim… sözün mülkiyeti mi olur, dokunma bu samimiyete, kendi söz hakkını da ver onlara, hem onlar ibnü’l vakt değil mi, boş ver zamanı bu da böylece bir söyleşim olsun ‘insafla dinleniyorsa…’

“Serhoş, şiirlerle iç içe geçmiş bir öykü; hatta nerdeyse roman diyeceğim; konu olarak şarabı, sakiyi, içki meclisini, anlatmakta. Hatta denebilir ki kahramanı şarap. Bir postmodern durum var?”

Halim Şafak

AŞK BİR HAYAL

ruhun kamaşması bu

söz olacak suları suskunluğun

sessziliğindeki utangaçlık

benim kalbimde seğiren ipek

hayale sığmayan hayatın cilvesi

hayata sığmayan hayalin bedeli

 

ve logos olacak suları suskunluğun hâlden anlarım

üzülme sen, ben o kavmin öğrencisiyim

ki atelten makaslarla dudakları kesilir

susarım yine susarım

ser verir

sır olurum…

“Hayri K. Yetik şiiri farklı bir mecrada çıkılan bir yolculuk gibi. Şiirin içinden seslenen felsefi tümceler, mitosların yarattığı çağrışımlar, dilbilimsel olanakların sınırlarını aşma çabası, sözcüklerin ses, anlam çağrışımları ve onların geçmiş zamanlardaki anlamsal yapılanmalarının çağdaş tatlarla buluşturulmasıyla oluşan farklı bir şiir macerası…” Hülya Soyşekerci, Varlık dergisi, Eylül 2007

“İlk söylemem gereken şey şu: Hayri K. Yetik’in şiirine girmek zor bir iş aslında. Kendini ele veren bir şiir değil çünkü yazdığı. Önceki kitaplarında da böyleydi, şimdi de böyle. “Aşk Bir Hayal”i okuyunca yalnız şiirin değil, şairin de kendini ele vermediğini, hatta bunu özellikle yapmaya çalıştığını söyleyebilirim.”

Mehmet Atilla/İle, Kültür Sanat Edebiyat dergisi, Ağustos 2007

DÖRDÜNCÜ HÀL

 “Dördüncü Hâl’le birlikte Hayri K. Yetik zor bir şeyin altına giriyor. Bundan sonra yazacağı her şiir, eğer bu ‘ileri’ bir aşamaysa, bu mihenk taşına vurulacak: Geriye düşme olasılığı var, o zaman susmalı mı ozan? Bir beşinci hal/durum olmadığına göre şimdilik, kendini böylesi bir metin’le bağlayan ozan, şiir yazmamalı mı?” Kemal Gündüzalp, Hürriyet Gösteri Dergisi, Haziran 2006

“Günümüzde mitolojiyi geniş anlamda kullanan şairler arasında Hayri K. Yetik’i görüyoruz. Yetik, Amytis Kederi’nde, Mezopotamya mitolojisine egemen bir görüntü çizer. Sonuçta Amytis Kederi ‘dilin kederi’ olarak ortak zihnimize katılır.”(…) “Şairimizin bir ayağı yine mitolojiye gömülü, ama diğeriyle uzayzamanı adımlayan, nereden gelip nereye gittiğimizi sorgulayan ağırbaşlı bir telaşla şiirini yapılandırır. (…) Yetik, Dördüncü Hâl’deki ışıklı akışıyla bizi bize bağışlıyor.”

Ahmet Günbaş, Cumhuriyet Kitap, s. 694, 5.06.2003

AHMED ARİF'in

ASİ VE MAHZUN ŞİİRİ

Tek kitabı Hasretinden Prangalar Eskittim'le Ahmed Arif 1950'lerden 2000'lere uzanan süreçte çok okunmuş, çok tartışılmış bir şair. İlya Yayınevi olarak önceki tartışmaları da içerecek biçimde türkçe şiirin bu özgün sesini ve duyarlığını bütün boyutlarıyla inceleyip değerlendirmiş olan Hayri K. Yetik'in bu çalışmasının edebiyatımıza katkı sunacağı inancındayız.

AMYTİS KEDERİ

Dili yabancılaşmış bir öykü içindekirlenen anlamlardan geriye kalmışsın. SözlĞünü ararken hangi kapıyı çalsan ‘doluyum’ diyen bir hayat kadını… Çığrınıp duruyorsun; ne elveren var ne yol gösteren, sığmaya çalıştığın sözcüklerse giderek lâl…

“Rüzgar gibi yaşamanın onurundan ödün vermeyen bir şairin arkasından Amytis Kederi’ne eklenmiş sayıyorum kendimi”

Ahmet Günbaş, Damar Dergisi, sayı 111, Haziran-2000

“Yitik bir insanın bir kente sürgünlüyle o insanın bir dile sürgün olmasının bütün acılarını yol diye bellediği bir şiirle anlatıyor.”

Müslüm Yücel, 2000’de Özgür Gündem

“Sözcüklerle sevişen bir şair karşımızdaki. Diline tutkun ama dilinden sürgün” Özgün E. Bulut, Berfin Bahar dergisi, s. 29 temmuz 2000

 “Bir kez daha dinleyin onu. O farklı bir ozan. Başka bir çığlık, derin ve uğultulu.” Hüseyin Peker/Bireylikler dergisi

“Amytis Kederi bir roman olsaydı keşke, Dördüncü Hâl’se bir oyun, tragedya. Sahnelenmesi düşünülebilir, ben gönüllü yönetir(d)im!” Kemal Gündüzalp, Hürriyet Gösteri Dergisi

“Amytis Kederi, insanın yalnızca dünya içindeki değil, yaşamda işgal edilmiş yerlermize ve değerlerimize göndermeler yapıyor.”

Zehra Çam, Lacivert dergisi, sayı 5, eylül-ekim-2005

Book no.1
Book no.2
Book no.3
Book 4
book 5
book 6
Book 7
book 8
book 9
book 10
bottom of page